Şampiyon - Marie Lu kitap yorumu (Efsane serisi)

Day, yumuşak bakışlarıyla yüzümü aradı. Sonra da başını salladı. "Seni eskiden tanıyordum," diye mırıldandı. "Uzun zaman önce. Nereden bilmiyorum ama sebebini sanırım biliyorum."

Ben de nazikçe, "Nedenmiş peki?" diye sordum.

Bir an sessizce bekledi. Sonra da bir adım atıp sol gözündeki o küçük kusuru görebileceğim kadar yakına geldi. Biraz güldü ve yanakları pembeleşti. "Özür dilerim. Bu çok garip gelebilir." Sanki bir sisin içine kaybolmuştum. Uyanmaya cüret edemediğim bir rüya gibiydi. "Ben..." diye başladı, sanki doğru kelimeleri arar gibiydi. "Uzun zamandır kaybettiğim bir şeyi arıyordum." 

***

Aranızda Efsane Serisini okuyan var mı?

Ben tamamını okudum ancak ikinci kitap Deha öyle bir şekilde bitti ki, Şampiyon için kendime güvenemedim. Zira boğazım düğüm düğümdü... Aslında çok ağlayan birisi değilimdir kitaplarda ama bu seri...beni bir hayli etkiledi.

ilk olarak biraz seriden bahsedeyim.

Efsane-Deha ve Şampiyon olarak üç kitaptan oluşuyor, yani bir üçleme.

 2130'lu yıllar...

Büyük bir sel baskını, nükleer patlamalar, iç savaşlar...

Hemen her şey yaşanmış ve Amerika'da Amerika Cumhuriyeti denilen, bir kısmı Cumhuriyet'e bir kısmı Koloniler'e ayrılan topraklardan oluşan bir ülke kurulmuş. Ülkede mevcut olan şeyler,  hiyerarşik bir ayrım, veba, biyolojik silahlar, zenginler, fakirler, vatanseverler, başkan yerine babadan oğlu geçen bir Seçmen, Seçmen'e bağlı seçkin bir sınıf...

Ve hikaye;

Seçkin sınıftan gelen askeri ve üst düzey bir dehaya sahip, Cumhuriyet için her şeyi yapmaya hazır 15 yaşındaki June ile

Fakir bir aileden gelen, hızlı, zeki, güçlü, sevdikleri için canını vermeye hazır Day'in bir cinayetten vatan hainliğine dönüşen hayatlarının kesişmesi, bu kesişme ile de Cumhuriyet'in karanlık sularına çıktıkları yolculuk üzerine...

Day, bir devlet düşmanıdır, çünkü kendisi gibi asker olan June'un abisini öldürdüğü sanılmaktadır. June ise kararlıdır, Day'i yakalayacak ve idam ettirecektir. 

Fakat her şey planlandığı gibi gitmez. İkinci kitap Deha'da sırların biraz daha çözülmesi ile gerçekler ortaya çıkar, tabi June ve Day'in birbirinden ayrılamayacağı gerçeği de ortadadır. Day'in aklanma çabaları, aksiyonun zirvesinde olayları ve akılalmaz olay akışı ile serinin en iyi kitabı Deha idi. 

 Buz dağının görünmeyen tarafını görmeye başlayan June ve Day, Cumhuriyet halkı ve birbirleri için savaşmaya başlarlar son kitapta. Çünkü yolları ayrılmıştır, Day, halkın lideri, sesi olmuş yüksek rütbeli bir asker iken, June hükümetin seçkin çevresinde ülkeyi yönetmek için eğitilen Seçmen'in sağkolu Princeps adaylarından birisidir.  Cumhuriyet içeride toparlanmaya başlarken, dışarıdan gelen bir salgın yeniden taşların yerinden oynamasına sebep olur. Bu defa hiçbir fedakarlık yeterli olmayacaktır. Daha fazlası fedakarlık gerekecek, daha fazla gözyaşı ve kan dökülecektir.

Seri, hem June'un hem de Day'in ağzından bölüm bölüm yazılmış durumda. Bu şekilde yazılmış, aktarım dengesi en iyi olan kitap benim için sanırım. Olayları, duygu ve düşünceleri Day ve June açısından görmek, arka planda olanları çözmeye çalışmak daha sağlam oluyor böylece. Kurgu zaten muh-te-şem. Saçma sapan ilişkiler yok, öyle sürekli birbirinden ayrılmayan yapış yapış bir durumla karşılaşmıyorsunuz. Aksine her şey o kadar dengeli ki siz diyorsunuz ee sizin aşkınıza nolduu? diye. 

Deha kitabı beni şok eden, sonuna kadar nefes nefese merakla okuyup, sonunda bir kaç gün etkisinden çıkamayıp, aklımda durdukça gözlerimin dolduğu, boğazımın düğümlendiği bir kitaptı. 

Şampiyon'u okumayı da bu yüzden iki ay kadar ertelemiştim, zira kaldırabileceğimi sanmıyordum. Ama çok şükür ki yine ağlaya zırlaya okudum, sonunda hafiften gülümsedim ama ağlamaklı bir tebessüm olduğunu belirtmeliyim...

Kesinlikle okunması gereken bir seri... Benim için bu seri, okuduklarım arasında en iyisi! 2016 için tam puan! 

Ve seriyi alırken tek tek almayın kitapları bir defada üçünü birden alın mutlaka, benden söylemesi :)

Ve sonnot-beni bitiren bir alıntı:

"Merhaba," dedi "Ben Daniel."

"Merhaba," diye yanıtladım. "Ben June."